Mısralardaki Öykü'm : Mart 2017

25 Mart 2017 Cumartesi

GÖNÜL İŞÇİSİ

Kaç satır çıkar kim bilir yürekten

Kaç şiir anlatır içimdeki senleri

Ne çabuk sabah oluyor sevgili

Henüz kaç gece lazım anlatmaya

Hüzünbaz sevişlerimi

Oysa

Bahçemde hanımeli olsan

Koksan her geceme

Küpeştem de menekşem olsan

Mor çiçeklerin açsa tenime

Gönül ovam da papatyam olsan da

Seviyor çıksa sen diye

Yokluğunda

Kaç gece açtım boşluğa ellerimi

Diledim düşlerimi dua niyetine

İşte yine gün ışıdı

İnadına çoğaldı kuş sesleri

Pencereden uğurluyor komşu eşini

Bense gönül işçisi

Ne uyan diyenim var sabahımda

Ne uğurla yanım var ardımda

Kör kütük sensizim

Düşlerimden uyuyamadığım gecelerde

Yazdığım satırlardan belli...

Mustafa Yılmaz

Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

18 Mart 2017 Cumartesi

UMUT VAR HALA

Boş vermişlikler dolandı dilime

Sarılmalar kapatmadı derinleşen kederlerimi

Bir sancı zonkluyor hep bir yerlerde

Acısı talan eder yüreğimi

Açıkçası zerre zerre öldürüyor yarınları

Sürülmüş tüm merhemler nafile

Bir düşün ortasında şimdi yürek

Bir başka yarın olur mu umutlarıma

Uçurumun kıyısı yaşam belki de

Bir ayağı boş da duran

Sendelesem düşecek

Doldurmaz oysa boş beden çukurları

Eritmiş sancı verdiği zehirle

Basan ayağım güvencem

Doğrulmak var mı yalancı sevmelerle

Eksik kalmış belki de yürümek

Geleceğin düşsel düzlüklerine

Olur ya uzatır kanadını bir serçe

Bir ateş böceği aydınlatır karanlığı

Bir tomurcuk verir hevesi yaşama dair

Belki de bir solucan olur yoldaşım

Sürünmekten sebeptir değişken yaşam

Bilinmez ki yarının hevesi hep gönülde

Bir bahar havası yaşatmak gerek basmış bir ayak ile

Bir serçenin kanadında

Bir ateş böceği aydınlığında

Yarasız bir adım için solucanda

Umut var hala yarına atılacak adımlarla...

15 Mart 2017 Çarşamba

AĞLAMASIN ÇOCUKLAR

Balyoz gibi iner bağrıma

Ağlayan bir çocuğun gözyaşları

Ve hançer gibi sokulur böğrüme

İçli içli hıçkırıkları

Nerede vitrine bakan bir çift göz görsem

Olmayanlarım gelir aklıma

Hayalimdeki oyunlar batar sırtıma

Haylazlık yapasım gelir ağlamasının yerine

Soğuksa hava ve üşümüşse elleri sokakta

Dar gelir sıcak evim bana

Sağlıklı bakmıyorsa gözleri dünyaya

Dermansız dert gibi olur tüm nefesler bana

Sıcak olsa da mevsim

Yalın ayak basıyorsa toprağa

Ve pantolonu bir iple bağlamışsa beline

Utanasım gelir mahrem yerlerimin örtünmesine

Ar sayarım esnaf lokantasında yemeye

Olur ya bir bir minik nefis bakar tabağa

Kokusundan çeker yutkunur boşuna

Dizilir lokmalar haram sayarım boğaza

Siz çocuklar armağansınız insanlığa

Belinden bükülsün size fiske vuran

Kandıran çıkmasın aydınlık sabaha

Ve ben aciz yürek kurban ederim bu canı

Girerim yerinize kara toprağa...

14 Mart 2017 Salı

MABET KUYTULARI

Kimi çalıp gidiyor zamanın tazesini

Kimi koyup kederin efendisini

Yorgun bir ömrün yarılanmış zamanında

Dökülüyor şiir olanlar yol ayrımında

Bir başına yası kalıyor sonra

İster dök gözyaşıyla

İstemeden şiir olsunlar yürek duvarlarına

Evi oluyor ıslak kaldırımlar ayakların

Isınmak uzak ruhuna

Mabet biliyor kuytuları beden

Maharet saymıyor maskeli yüzleri

İmtina ederken kalabalık yerlerden

Kahrına yenik düşüyor içindeki yoğunlukta

Şimdi çalıp gidene mi küfretmeli

Kalıp keder ekleyene mi

Ya da serip gönül ovasını bilinmezlere

Taze umutlarını kül ettirene mi

Yakma beni...

12 Mart 2017 Pazar

SELALIK HATIRALAR

YAŞANMAMIŞ

Neyi özlemeyeyim ben şimdi

Hangi yaşanmamışlığın ahını çekeyim

Hangi anıyı kaldırsam bir yaşanmışlık

Kaç sokağa girsem ayaklarından bir iz

Kaç yaprak koparsam soluk bir yüz

Solmuş gelincikler kırmızısız

Ne kalmış ki yaşanmamış

Bir yanım sen bir yanım dehliz

Bastığım yer uçurum sensiz

Sessizce can veriyorum

Bedenim hissiz

Yaşanmışlıklarla yaşlanıyorum

Yaşlı gözlerim hiç sebepsiz

Artık ben sensiz

Yaşanmışlıklar bizsiz

Kaç saçak altı sarılmalardan hesap sorayım

Ne kalmış ki yaşanmamış

Onunla ölümden başka

Özlemle yad ettiklerim sayısız...

İKİ DAMLA GÖZYAŞI & KÜRŞAT TURAN

10 Mart 2017 Cuma

YÜREKSİZ BEDEN

Sessizce döküyordu damlaları

Usulca yaklaştım

Oturdum yanına

Paylaşıp ortak olmak istedim

Gözümün yaşlarına

Dökmedi dökemedi belki de

Mercanların içindeki hüznü

Ve döndü baktı

Dedi ki

Hoş geldin bedenim hoş geldin

Yüreksiz mi hissettin kendini…

9 Mart 2017 Perşembe

KÂĞITTAN GEMİLER

Tüm gemileri yaktım demişsin

Biliyorum

Uğruma yüzdürdüğün

Tüm gemilerin kâğıttan olduğunu

Ben ne çok sulara gömüldüm

Bilsen sevdiğim

Güvenip bindiğim o gemilerinde

Oysa ben

Tüm sevgilerimi gemi yaptım yoluna

Maruz kalsa da nice dalgalara

Batırmadı seni ummanlara

Var git yak sen

Tüm gemilerini

Ben gemilerimi yüzdürürüm satırlarımda

Sızlasa da yüreğim her dalgada...

8 Mart 2017 Çarşamba

YARIM MUTLULUKLAR

İnceden bir rüzgar çıkar bardağın nefesine

Kaçışmakta güneş

Umman olur gözünde biriktirdiklerin

Kaynayan semaver kadardır söyleyeceklerin

Gören yok

Duyan yok

Bardak tek

Tekin düşünceler değil derlediklerin

Dalarsın suyun yüzüne

Bir sandal kürek kuvvetinde

Bir kahkaha çınlar arka yerde

Sıcaklığı pay edenler elleriyle

Bir balon uçar gökyüzüne

Kaydırakta sıra bekleyen çocuklar ilişir gözüne

Bir yudum çay çekilir derine

Birde of derinlemesine

Kaçıp saklanmak istersin ortalık yerlerden

Bırakmaz yarım bardak

Yarım mutluluklar çalınır yüreğine

İkramiye niyetine...

4 Mart 2017 Cumartesi

ÖZLEDİKÇE

Karılmış bir öykünün şah damarında

Kalbe hüzzam bir şarkı vurur özledikçe

Bir uçtan bir uca gurbetin

Bekler yolunu satırdaki sözler bekler

Telaffuzu olanaksız olsa da dilimdeki tembihler

Dökülür bir sabahın süt kokusunda

Beyaz bir kedi mırıltısında başlar tüm aydınlık

Bir ucu ona değer gökkuşağının

Diğer yanı sineme

Bir öykü yazılır aşk diye diye

Orta yerinden bölünür konumsuz gönüller

Konmaya kıyamet yeri

Uçmak hüner ister

Yel değirmeni gibi öğütürken zamanı

Tanığız yeni doğan güneşe bu bilinçle

Her anı ayrı güzel ebemkuşağı misali

Koyu renkler olmayışın

Açık renkler var olacağına umutlarım

Şimdi bir resim çiziyorum gözümün orta yerine

Dalgın bir beden

Aralığında bir yürek umudun

Birazda kuş sesleri serpiştiriyorum bahara

Batmaksızın koydum güneşi akşama

Yol almasın yine umut hazana

Umutsuz koyma beni...

SUSKUNUM SANA & ADNAN YÜCEL

3 Mart 2017 Cuma

BİR MASAL

Seviyorum diye bir masal var

Dilden dile dolaşan

Temasa geçmesin yeter ki iki göz

Takılır maske yüze

Dil coşar ve fısıldar

Seviyorum der masal

Uyutur benliği ayıltır duyguyu bu ses

Bilse de yürek sonunu amansız koşar

Ne çöl vardır susuz kalınacak aslında

Ne kuyu, aşk suyu için düşülecek

Çoktan delik deşiktir dağlar

Feryadı saklamıştır sonuna

Bitimi belli olmayan yollar

Bir masal

Bin bir geceye ön sözsüz anlatılan

Acıkmış yüreklere

Katık niyetine emeksiz sunulan

Defası olmayan

Gönül doyurmayan bir masal

Kimine hoş seda

Kimine hoş geçirilecek zaman

Asla hoşluklarla son bulmayan

Hüzün katan

Kederi bedene yamayan

Çoğunlukla anlatanı yalan kılan

Bir masal

Seveni çok olan

Ben ise

Bu masalı yazan

Dede korkut masallarından çıkan...

2 Mart 2017 Perşembe

SEVDAMA DAİR & MUSTAFA YILMAZ

BİZSİZ GECE

Gökyüzü gibiyim bu gece

Özlemlerimi yükledim gözlerime

Buluttan düşen damlalar gibi gözlerim

Ağlıyor bizsiz bu gece

Şimdi hüznümü doldurdum yüreğime

Basık bir gün bulut çöktü sanki üstüme

Boğuluyorum

Ne şarkı mırıldana biliyorum

Ne de feryat edebiliyorum

Kahroluyorum sessizce...

Mustafa Yılmaz

Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

Mısralardaki Öykü'm